9. Hukuk Dairesi
2018/2698 E. 2018/6873 K.
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde kategori müdürü olarak çalıştığını, davalının davacıyı geçerli neden olmadan işten çıkardığını, davanın kabulü ile haksız ve geçersiz feshin iptalini, süresi içinde başvurulması halinde kararın kesinleşmesine kadar 4 aylık ücret ve diğer her türlü haklarının davalıdan alınarak davacıya verilmesini, işe başlatmama halinde 8 aylık ücretin davacıya verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş akdini istifa ederek kendi iradesiyle sonlandırdığını, bu sebepten dava açamayacağını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının işten istifa dilekçesi vererek kendisinin ayrıldığı, davacı tarafça her ne kadar istifa dilekçesinin irade fesatına uğratılarak baskı altında alındığını iddia etmişse de bu iddiasını ispatlayamadığı, mahkememizce bozma sonrası dinlenen davacı tanığı Ahmet Selcan Dinçel'in beyanlarında davalı işveren, ya istifa dilekçesini imzalarsınız ya da haklarınızı mahkeme kanalıyla almak için 1 sene - 2 sene uğraşırsınız dediği için davacının istifa dilekçesini imzalamak zorunda kaldığını ifade ettiği görülmekle, davacıya istifa dilekçesini imzalamadığı taktirde haklarını mahkeme kanalıyla yasal yollarla alabileceğinin söylenmiş olmasının iradeyi fesata uğratacak bir baskı unsuru olmadığı, davacının irade fesatı olmaksızın istifa dilekçesi sunarak işten kendi isteğiyle ayrıldığı için işe iadesini talep edemeyeceği kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili yasal süresi içinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
İşçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması için, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesi gerekir. İş sözleşmesini fesheden işçi feshin geçersizliği ve işe iade isteminde bulunamaz.
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekli olan, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, olsa olsa ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde icap biçiminde değerlendirilmelidir. İşverenin sosyal ve ekonomik üstünlüğünü kullanarak, tazminatları ödeme koşulu, benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. İşverenin haklı fesih nedenlerine dayanarak işçiye istifa dilekçesi vermesi halinde baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine de gerçek anlamda istifa olarak değer vermek mümkün olmaz. İstifa belgesine dayanılmakla birlikte işçiye ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmiş olması, Türkiye İş Kurumuna yapılan bildirimde işveren feshinden söz edilmesi gibi çelişkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çelişkinin istifanın geçerliliğine etkisinin değerlendirilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının istifa dilekçesine karşı irade fesadına dayandığı fakat tanık dinlenilmeden karar verilmesi üzerine Dairemizce, tanıkların dinlenilmesi ve buna göre değerlendirme yapılması yönünden Yerel Mahkemenin kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulmakla tanık dinlenmiş iradeyi fesata uğratacak baskı unsuru olmadığından istifa etmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Fakat tanık ifadesinden anlaşılacağı üzere davacıya “ya istifa dilekçesini imzalarsınız ya da haklarınızı mahkeme kanalıyla almak için 1 sene - 2 sene uğraşırsınız” denilmiştir. Bu bir baskıdır. Davacının istifa dilekçesi imzalarken iradesi davalı tarafından baskı ile fesada uğratıldığı gibi kıdem tazminatının ödenmesi de savunması ile çelişkilidir. Açıklanan nedenlerle Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
4857 sayılı İş Yasası'nın 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1- Yerel Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- Davanın kabulü ile feshin geçersizliğine, davacının İŞE İADESİNE,
3- Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi ve fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 6 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4- Davacının süresi içinde başvurması halinde kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine,
5- Davacı vekil ile temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT. si uyarınca belirlenen 2.180,00- TL. maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- Alınması gereken 35,90 TL karar-ilam harcından davacının yatırdığı 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7- Davacı tarafından yapılan 304,50 yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
8- Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine kesin olarak oybirliğiyle 28.03.2018 tarihinde karar verildi.